Halil Kılıç, yaptığı açıklamada, İslam’ın insan hayatı ve sıhhatine çok ehemmiyet verdiğini, bir beşere hayat vermenin bütün insanlara hayat vermekle eş kıymet olduğunu vurguladı.

Organ bağışıyla insanlara hayat verildiğini tabir eden Kılıç, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Din İşleri Yüksek Konseyimiz başta olmak üzere Müslüman ülkelerdeki pek çok fetva kurulu ve İslam alimleri, muhakkak kaideler dahilinde organ naklinin caiz olduğu istikametinde görüş beyan etmişlerdir. Çünkü İslam’a nazaran insan hayatının korunması dinin vazgeçilmez değerlerindendir. İslam, sıhhatin korunmasına büyük değer vermiş, hastalık durumunda da tedavi cihetine gidilmesini istemiştir. Organ nakli de günümüzde bir tedavi yolu olarak kabul edildiğinden, makul kurallar sağlandığı takdirde organ bağışına dinen onay verilmektedir.”

Organ naklinin caiz olabilmesi için kimi kaidelere riayet edilmesi gerektiğini hatırlatan Kılıç, “Kurulumuz öncelikle, organ ve doku naklinin caiz olabilmesi için zaruret halinin bulunması gerektiğini tabir etmiştir. Bu doğrultuda, hastanın hayatını yahut hayati bir uzvunu kurtarmak için uzmanlar tarafından organ naklinden diğer dermanın olmadığının tespit edilmesi ve hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine dair kanaatin oluşması gerekir” tabirlerini kullandı.

‘ORGANI ALINAN KİŞİNİN ÖLMÜŞ OLMASI GEREKİYOR’

Din İşleri Yüksek Heyeti Uzmanı Halil Kılıç, organı alınan kişinin ölmüş olması gerektiğinin altını çizdi:

“Eğer organ, canlı bir beşerden alınacaksa bu organın, alınan bireyde temel bir hayati işlevi devre dışı bırakmaması, organ yahut dokusu alınacak kişinin buna müsaade vermiş olması ya da yakınlarının isteğinin sağlanması ehemmiyet arz etmektedir. Ayrıyeten alınacak organ yahut doku nakli karşılığında hiçbir formda fiyat alınmaması ve bunun devlet denetimi altında yapılması, organ bağışının caiz olabilmesi için en değerli koşullardandır.”

Karar