BİLGEHAN UÇAK
Haftanın açılış müsabakasında Fenerbahçe, Saint Petersburg deplasmanında Zenit’in konuğu oldu. Favori, Rus temsilcisiydi lakin Xavi Pascual’ın öğrencileri Jan Vesely’ye bir türlü deva bulamadılar. Vesely, meslek rekorlarını altüst ederken -32 sayı, 5 ribaunt, 1 asist, 1 top çalma- haftanın oyuncusu seçilmeyi de birinci maçtan garantiledi. Guduriç’in de olmadığı maçta Fenerbahçe çok güç bir deplasmandan galibiyetle döndü. Şayet Djordjevic, Zenit maçını ivmesiyle bir seri yakalayabilirse tartışmaların önüne geçebilir. Fenerbahçe’nin bu maçı “takım olarak” değil, bir oyuncunun inanılmaz performansıyla kazandığını unutmamak lazım. Lakin bu galibiyet, her şeye karşın grubun özgüvenini yükseltecektir.
Geçen dönemin MVP’si Vasa Micic bu haftanın tahminen de en makus oyuncusuydu. Bence Micic’teki temel sorun da bu. O kadar sistemsiz performanslar sergileyebiliyor ki tanınmayacak hale geliyor. Benzeri şeyleri Larkin ve Beaubois için de söyleyebiliriz. Anadolu Efes’in bu sezonki sallantılı grafiğini de buna bağlıyorum. Bayern Münih’e de yenildiler. Böylelikle, Trinchieri, Ergin Ataman’a karşı son üç maçtaki üçüncü galibiyetini elde etti.
Bu dönem yokları oynayan Bryant Dunston’ın kıpırdanmış olması ise -özellikle üçüncü çeyrekte- Efes ismine olumlu tek gelişmeydi. Elijah Bryant bence hâlâ beklenen ahengi yakalayamadı. Petrusev içerde çok yetersiz kalıyor. Bayern’de ise Lucic ışıldadı.
Gelelim, haftanın maçına. El Clasico’da Barcelona, Real Madrid’i devirdi. Mirotiç’in öteki bir gezegenden gelmişçesine oynadığı oyun tek sözle şahaneydi. Daima kısır maçlar oynayan Barcelona derbide 93 sayı buldu. Geçen maçın en tesirli ismi Sertaç Ulu ise 5’te 0 üçlük attı. Dengesizlik, standardın olmaması bence bir oyuncunun ve grubun başına gelecek en makus şey. Obradoviç gruplarında görmediğimiz şey işte bu. Yeni transfer Exum birinci kere forma giyerken, Higgins ve Calathes’in yokluğunda direksiyonda Laprovittola’yı görüyoruz artık. Laprovittola eski bir Realli, 33 dakika oyunda kaldığı maçta Mirotiç’in en büyük destekçisiydi. Genç Stant Martinez ise git gide daha çok mühlet alıyor. Bu da Saras’ın en sevdiği şeylerden biri.
Milano, yenilgi krizine Monaco deplasmanında son verdi. Messina’nın derin bir nefes aldığına eminim. İki efsanenin, Sergio Rodriguez ve Kyle Hines, öncülüğünde kazanmayı bildiler. Bahçeşehir’den geçen hafta gelen Ben Bentil iyi bir transfer olduğunu gösteriyor.
Bence salonunun yeri en hoş grup olan Baskonia da Neven Spahija ile bir kere daha güldü. Dominant bir oyunla Asvel’i farklı yendiler. Fransız kadrolarının istikrar sorunu devam ediyor lakin Baskonia için şunu söyleyebilirim: Enoch, Costello ve Fontecchio artık güzelce dikkat çeker hale geldiler. İyi bir takım lakin bir türlü kazanmaya alışamadılar. Tahminen bu maç bir başlangıç olur.
En büyük sürprizlerden biri Kızılyıldız’ın kendi konutunda Olympiacos’u yenmesiydi. Son 3 dakikaya kadar baş başa giden maçı bir anda üçlüklerle çözen Kızılyıldız oldu. Başka sürpriz ise Unics Kazan’ın Maccabi’yi deplasmanda devirmesiydi. OJ Mayo, Canaan, Hezonja ve Brown’lar hakikaten çok formda. Maccabi ise “ver Wilbekin’e orta alandan denesin” oyunuyla Kazan’a karşılık veremedi. Üç sayı çizgisinin gerisinden 4/4’le başladığı maçı 4/10’la bitirdi. Wilbekin, Shved, Mike James, Teodosic… Yanlış tercih yapma erbabı bu starlar.
Zalgiris, içerde üçte üç yaptıktan sonra CSKA’ya yenildi. Panathinaikos ise Alba Berlin’i farklı geçti. İkinci dönemde bir orta geri düşseler de 15 sayı farkla kazandılar. 4/4 üçlükle 18 sayı atan Kaselakis, X faktördü… Lakin Kaselakis, benim Fantasy League’de kadromdaydı! Böylelikle, 207 puan aldığım hafta bir de grubum Vesper007’nin reklamını yapayım. Coach’u Panathinaikos’tan almıştım. Baldwin, Giedraitis, Lucic, Mirotiç, Tarczewski… Altıncı adam ise Macon!
Çift maç haftası geldi. Bakalım neler olacak…
Karar
